Başkanımız Derya Bulut, 16. Kırklareli Yayla Bolluk,Bereket,Hasat ve Bağ Bozumu Şenliklerimizin açılış konuşmasını yaptı

Sayın Valim, Sayın Protokol, Sevgili Hemşehrilerim; 16. Kırklareli Yayla Bolluk,Bereket,Hasat ve Bağ Bozumu Şenliklerimize Hoş geldiniz! 

Kınalı elleriyle toprağa can veren, emeğini ürüne dönüştüren cefakâr kadınlarımız, analarımız hoş geldiniz!


Sabahın seherinde traktörünün marşıyla tarlasına koşan, alın teriyle bereketi büyüten yiğit çiftçilerimiz hoş geldiniz!


“Köylü milletin efendisidir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürüyen, bu toprağın asıl efendileri, emektar köylülerimiz,hanımefendiler,beyefendiler hoş geldiniz!


Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır” şiarıyla, bu al bayrağın gölgesinde memleket sevdasıyla bir araya gelen yüce gönüllü hemşehrilerim hoş geldiniz!


Bereketin, kardeşliğin, birliğin ve dirliğin şehri Kırklareli’nin onurlu insanları hoş geldiniz, şeref verdiniz!


Aslına bakarsanız ,bağ bozumunu yalnızca bir meyve hasadı olarak tanımlamak bana pek de doğru gelmiyor.


Bağ bozumu; insanoğlunun doğayla buluştuğu, emeğine anlam yüklediği, şenlikler ve ritüellerle kutladığı çok özel bir zaman dilimidir.


 Trakya'da da sonbaharın gelişi demek; tarım işlerinin bitmesi, ürünün hasat edilip ambarlarda yerini alması, kışlıkların hazırlanması ve bağ bozumu demektir. Baharın gelişini, doğanın uyanışını coşku ile kutlayan yöre halkımız, hasat mevsiminde emeklerinin karşılığını almanın mutluluğunu da yaşar.


 Bu derin köklerimizden beslenen sonbahar kutlamalarına renk katmak için Kent Konseyimiz ve belediyemiz iş birliği ile Kırklareli Yayla Bolluk, Bereket, Hasat ve Bağ Bozumu Şenliği'nin bu yıl 16. sını düzenliyoruz.


 Bir kez daha hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.


Tabii ki bağ bozumu şenliklerimizi sadece üzümle sınırlandırmamak gerek. Bu bereketli topraklarda yetişen buğdayımızı, ayçiçeğimizi, mısırımızı, arpamızı, pancarımızı ve daha nice ürünümüzü de bu şenliğin bir parçası olarak görmek gerekir.


Burada üreticilerimiz yıl boyunca emek vererek yetiştirdikleri ürünlerini sergileyerek aynı zamanda satışa sunuyor. Bizler de belediye olarak bu emeğin arkasında duruyor, üreticimizin yanında olduğumuzu her fırsatta gösteriyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu şenliklerin özü; alın terinin değerini bilmek, üreticimize destek olmak ve yerli ürünlerimizi sahiplenmektir.


Hayatını Roma’da sürdüren seyyah ve yazar Elvan Uysal Bottoni, bir kitabında bakın ne diyor:


“Üzüm ve insan çok benziyor aslında birbirine... Malum, bakarsan bağ, bakmazsan dağ oluyor. Üzüm de doğası gereği dalından koparıldığı anda sirke olmaya uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Kaderine bırakıldığı ve karşısına ‘Dur bakalım’ diyen biri çıkmadığı sürece.


 İnsan hayatı da tıpkı tarımda olduğu gibi aslında bir ekim, emek verme ve emeklerin karşılığını alma zamanından, yani hasat döneminden oluşuyor.


 


Bizler de Kırklareli’miz ve yarınlarımız için projeler, fikirler üretiyor, onları hayata geçiriyoruz. Spor alanları yapıyoruz, parklar yapıyoruz, güneş enerjisi santralleri kuruyoruz, otogarımızı modern ve bizlere yakışır bir şekilde Kırklareli’mize kazandırıyoruz. İtfaiyemizi yine çağa uygun, modern bir hale getirip yeni yerinde hizmete sunmak için çalışıyoruz. Çevre yolumuzu, kent parkımızı yapıyoruz. Velhasıl Kırklareli’mizi daha yaşanır kılmak adına var gücümüzle üretiyor, çalışıyoruz.


Ve biliyorsunuz; şimdi “Asrın Projesi” olarak adlandırdığımız, Kırklareli tarihinin en büyük yatırımını gerçekleştiriyoruz. Altyapımızı, atık su arıtma tesisimizi yeniliyor, yepyeni bir arıtma tesisini şehrimize kazandırıyoruz.


Aslına bakarsanız, biz Kırklareli’mizin geleceğini kurtarıyoruz. Yüz yılına damga vuruyor, evlatlarımıza onlara yaraşır bir Kırklareli hazırlıyoruz.Müjdeler Olsun!


Biz de üzüm gibi kolayı değil, zoru seçtik sevgili hemşehrilerim. Biz de üzüm gibi en güzel sonuca giden süreci, tüm imkânsızlıklara rağmen, en iyi ve en verimli şekilde değerlendiriyoruz. Sizlere “Asrın Kırklareli”sini sunmak için gecemizi gündüzümüze katıyoruz.


Her zaman söylüyorum, yaklaşık 5 milyar TL’ye mal olacak altyapımızı yenileme sürecinde çok zor günler bizi bekliyor.Çok zahmetli günlerden geçeceğiz.Kolay olan mazeret üretmekti , bahanelere sığınmaktı.Ancak biz kolayı değil zoru seçtik ve inşallah sizlerin sabrı Cenab-Allah’ın da izniyle hep birlikte Başaracağız, başaracağız, başaracağız!…


Hasadı da hep birlikte, yani siz sevgili hemşehrilerimizle yapacağız.


Ve bundan gurur ve mutluluk duyuyoruz.


Bir kez daha hepimize hayırlı, uğurlu olsun.


Değerli hemşehrilerim,


Bugün burada oluşturduğumuz bu coşkulu atmosfer, bir şenliğin başlangıcından ziyade; binlerce yıl öncesinden gelen bir kültürel mirasa sahip çıkışımızın, köklerimizle buluşmamızın ta kendisidir. Evliya Çelebi 1658 yılında şehrimizi ziyaret ettiğinde, bağların arasında kaybolmaktan söz etmiş; 19. yüzyılda Papazkarası üzümlerinden yapılan ürünler Fransa’ya ihraç edilmiş, Kırklareli bu topraklarda bağcılığın merkezi olarak anılmıştır.


Toprağa düşen küçücük bir üzüm tanesinin yolculuğunu düşünelim. Önce güneşin sıcağını içine alır, rüzgârla olgunlaşır, yağmurla yıkanır. Zamanla sabırla bekler; olgunlaştıkça özü tatlanır, değeri artar. Bu yolculuk bize çok şey anlatır: İnsan da tıpkı üzüm gibi, sabırla, emekle, sevgiyle, sınavlarla olgunlaşır.


 Bizler Kırklareli halkı ve Türk milleti olarak işte tam da bu olgunlaşmış üzüm taneleri gibiyiz. Kolay bulunmaz, kıymeti bilinince gerçek tadını veren, hayatın her döneminde bereketi ve umudu simgeleyen bir topluluğuz. Her birimiz kendi emeğimizle, alın terimizle, birbirimizin yüzüne bakışımızdaki samimiyetle bu şehri, bu vatanı büyüttük, olgunlaştırdık.


 Bugün burada, bağ bozumunun bolluğunu kutlarken aslında bir başka hasadı da kutluyoruz:Dayanışmanın ve kardeşliğin hasadını. Çünkü bizler, bağların birbirine dolanan dalları gibi, gönülden gönüle uzanan kardeşlik bağı kurduk.


 Şunu biliyoruz ki, nasıl ki üzüm güneşi gördükçe, toprağın bereketini içtikçe güzelleşir; insan da iyilik gördükçe, sevgiyi paylaştıkça, dayanışma içinde yaşadıkça güzelleşir. İşte Kırklareli, bu güzelliğin, bu olgunluğun adıdır.


 


Sevgili Hemşehrilerim,


Bu şenlik, sadece bir eğlence değil; yerli üretimimizin, emeğimizin ve kültürümüzün de bayramıdır. 12-13-14 Eylül tarihlerinde üç gün boyunca, halk oyunlarından sanat atölyelerine, ritim grubu gösterilerinden sergilere; tadımlardan dinletilere, konserlerden yemek ve çocuk atölyelerine kadar dopdolu bir program sizleri bekliyor. Bisiklet turumuzla şehrimizin güzelliklerini birlikte keşfedecek, değerli söyleşilerle kültürümüze ışık tutacağız. Ve elbette Elif Buse Doğan konseriyle coşkumuzu taçlandıracağız.


Bu güzel şenliğin siz sevgili hemşehrilerimizle buluşup anlam kazanmasına olan katkıları vesilesiyle; Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcımız Sayın Dr. Batuhan Mumcu başta olmak üzere, Kırklareli Kent Konseyi Başkanımız Sayın Yasemin Ertaş’a ve Kırklareli Kent Konseyi’ne, Kültür Müdürlüğümüze ve emeği geçen tüm mesai arkadaşlarıma gönülden teşekkür ediyorum.


Ve bugün burada bir kez daha görüyorum ki, Kırklareli’nin bolluğu, bereketi ve coşkusu daimdir. Hepinizi bu güzellikleri doyasıya yaşamaya, üreticimizin el emeğini ve alın terini sahiplenmeye davet ediyorum.


 Yaşasın üreten, emek kokan eller! Yaşasın alın teriyle toprağa can veren üreticimiz! Yaşasın birliğimiz, yaşasın kardeşliğimiz! Yaşasın bereketin şehri Kırklareli! Yaşasın bu aziz vatan, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!


Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha katılımlarınızdan dolayı her birinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. 


Sağ, olun , var olun , Cenab-ı Allah’a emanet olun.

Ne MUTLU TÜRK’üm diyene